Ankara Lastiği, Kundura, Adidas: Üç Kuşak, Üç Ayakkabı

Amerikan marketing(işletme) tarzıyla içi boş tasnifler almış başını gidiyor. Güya toplumdaki kuşakların değişimini anlatıyorlar. X, Y, Z kuşak sınıflamasından bahsediyorum. Ne bir felsefi temeli var ne de sosyolojik bir ruhu. Sathi bir tanımlama. Ama nasıl olsa ABD piyasacıları üretmiş. Bizimkiler de paşa paşa alıp kullanmakta beis görmüyor. Birazcık kendi toplumsal gerçekliği ve bunun nesillerle olan ilişkilerinin farklılıkları üzerinde düşünme zahmetinde bulunmuyorlar. Tüketici bir akademisyenlik bu. Beleşten yapılan sınıflamalar. Bunun ömrü bir iki yıl sürer. Hızlı üretilen ve hızlı tüketilen  popüler kültür mantığına çok uygun.

Bizim toplumda kuşakları sınıflamasına bir çok ölçü bulabilirim. Mesela ayakkabıların değişimine denk gelen farklılık ve gelişmeler bile bu açıdan XYZ sınıflamasından daha sahih. Bizim sosyolojimizde ortaya çıkan kuşakları daha iyi yansıtıyor. Üç kuşak diyorum bu açıdan: Ankara Lastiği kuşağı, kundura kuşağı ve spor/adidas ayakkabı kuşağı. Her bir ayakkabı bir kuşağı ve onun dönemini yansıtıyor. Bir nesil sosyolojisine karşılık geliyor. O nesillerin hayat tarzlarını , bilinçlerini ve tutkularını yansıtıyor.

Ankara Lastiği, tam Anadolu kuşağıdır. Kırsallık ve yoksulluktur. Tek bir renktir: Siyah. Sağlam ve yırtılmazdır. Yazda ve kışta giyinir. Uzun ömürlüdür. Yazın ayakları yakar, kışın da dondurur. Ama yün çorap buna çaredir. Anneler yün çorap örer kışları. Ayakkabı da annenin sıcaklığını hissedersiniz. Hiçbir iddia sahibi değildir. Tamamen çarığın yerine geçen bir fabrika mamulü. Ankara’nın köylü ile kurduğu ve yoksullukla başa çıkmak için ürettiği yeni hayaldir, yeni maddedir. Ne süs, ne renk, ne hava, ne de hayal var üzerinde. Ayağı toprağa değmekten, taşa vurmaktan ve çamura batmaktan kurtaran basit bir nesne. Cızlavıt, Ankara Lastiğinin parlayan lüksüdür. Yine siyahtır, yine lastiktir. Ama içinde astarıyla ayrıcalıklıdır. Ankara Lastiği nesli, 80’lere uzanır.

Kundura, potindir. Şalvara da pantolona da gider. Şehre giden, düğüne katılan, üniversiteye giden nesillerin giydiği ayakkabıdır. Varlıklılar hep onu giyer. Farklı renkleriyle bir zenginliği yansıtır. Ama yine de pençe vurulur, tamir edilir, çabuk yırtılmasın diye altına ekleme yapılır. Gıcır gıcır  kunduralarınızı daha dükkandan alır almaz eskiciye gider ve uzun ömürlü olması için pençe vurdurursunuz. Tabi hava atmak istiyorsanız,  Arnavut kaldırımlardan yürürken ses çıkarması için altına demir parçalar çiviletirsiniz. Kundura şehirdir, kundura kaldırımdır, kundura takım elbiseli bir bedenle “jilet gibi” olmaktır.  Kundura çalım atmak ve bey havalarına bürünmektir. Kundura, makamlarda memur olduğunuzda takım elbisenizle bütünleşen tarzdır. Yürüyüşünüz de bir adaba ve üsluba göre olur.

Üçüncü kuşak artık 80’ler sonrası ve hatta 90’larla yükselir. Önce mekap çıkar. Daha çok top oynarken giyilir. Arkasından Adidas spor ayakkabılar sökün eder. Artık 2000binlerde ayakkabıda spor egemen hale gelir. Kundura ve botlar bile spora öykünür. Sportmenlik bir hegemonyadır. Genç kalmak, hareketli olmak en büyük değer. Bunun görüntüsü spor ayakkabının toplumda ve bedenin üzerinde yayılması ile başlar. Spor ayakkabı çeşit çeşittir. Çoğulculuk yerine atomize alır. Ne üslup ne de adap var. Her kalıp ve her renge girer ayaklarımız. Gün günü tutmaz. Dönemin kuşağı da öyledir. Kaotiktir. Ayakkabıdaki kaotikle gündelik hayatın kaotikleri birbirine eşlik eder. Hareketlilik ve gençlik için her şey sorgulanır. Bedenler gençleştirilir, bedenler bedenlere sığmaz. Cinsiyet kimliği bedenlerde darlaşır! Teknolojik akışkanlık ayakkabıdaki akışkanlığa karşılık gelir. Yürüyüş biçim biçim.Bir tarz yok. Tarzsızlık tarz olur. Salt yürüyüş önemli, yürüme biçimi değil. Yürüme amaçtır, nasıl yürüdüğünüz değil. Zengin olmak önemli, nasıl zengin olduğunuz değil. Para sahibi olmak önemlidir, nasıl ve niçin para sahibi olduğunuz değil. Herkes ayakta biçimsiz duran, yaylanan, markayı vurgulayan bir kişiliğe bürünür.

Kuşak dönüşümleri, bizim sosyolojimizde ayakkabılar eşliğinde böyle yaşanıyor. Türkiye’nin kuşak değişimi ile giyilen ayakkabılar arasında ilginç bir örtüşme var. Ankara Lastiği X’den, kundura Y’den ve Adidas Z’den daha açıklayıcı. Ankara Lastiği ve kundura bizi daha iyi açıklayan kuşak sosyolojisine karşılık geliyor. Kendimize ait bir sınıflama. Yerli ve milli! Popüler kültürü aşan, metafizik kültürden ilham alan kalıcı nesiller için yeni sınıflamalar yapmalıyız.